Sayfalar

3 Temmuz 2010 Cumartesi

C

Centiyane (yılanotu) : Doğu Karadeniz bölgesi ve Uludağ'da yetişen, 1 metre kadar yükseklikte, geniş yapraklı, kalın köklü bir bitkidir. Kökü acıdır. İçi sarı, dışı esmerdir. Hekimlikte, kökü kullanılır. Sarı ve mavi türü vardır.
Faydası : İştah artırır, hazmı kolaylaştırır. Ateşi düşürür, vücuda kuvvet verir. Mide zafiyeti ve ekşimesini giderir. Kansızlıkta da faydalıdır.

Cevizağacı (koz) : Uzun ömürlü; gövdesi kalın, kerestesi ve meyvesi değerli ulu bir ağaçtır. Yemişi nişastalı ve yağlıdır. Hekimlikte; yaprakları, meyvesinin üzerindeki yeşil kabukları ve yağı kullanılır. Bir çok çeşidi vardır.

Faydası : Yaprakları ve kabukları ile hazırlanan ilaçlar kanı temizler, kansızlığı giderir. İshal ve dizanteriyi keser. Verem ve şeker hastalığında hem besleyici, hem de tedavi edicidir. Kadınlarda görülen beyaz akıntıyı keser. El ve ayak donuklarında, deri çatlaklarında faydalıdır. Saç ve elleri boyamakta da kullanılır. Çok kuvvetli bir besin olduğundan fazla yememelk gerekir. Cevizyağı, raşitizm ve sıracada faydalıdır. Kabızlığı giderir. Bağırsak solucanlarını düşürür. Derinin yanmasını önler.
Ceviz Hakkında
1. GİRİŞ
Ceviz (Juglans regia L.), botanikte Dicotiledoneae sınıfı Juglandales takımı, Juglandaceae familyası ve Juglans cinsinde yer alır. Juglans cinsi içerisinde günümüzde özellikleri belirlenen 18 türden en önemlisi ve üstün meyve kalitesi ile ceviz denildiğinde ilk akla gelen, “Anadolu cevizi”, “İran cevizi” ve “İngiliz cevizi” olarak da adlandırılan J. regia’ dır.
Yabani formdaki ceviz türleri dünyanın birçok yerinde yayılma alanı bulmuştur. Ancak, cevizin anavatanı, bazılarına göre İran’ın Ghilan bölgesi, bazılarına göre ise Çin’dir. Bunlara karşılık daha büyük bir çoğunluk ise cevizin anavatanı olarak çok daha geniş bir alanı göstermektedirler. Bunu savunan gruba göre ceviz Karpat dağlarından Türkiye, Irak, İran, Afganistan, Güney Rusya, Hindistan, Mançurya ve Kore’ ye kadar uzanan geniş bir bölgenin doğal bitkisidir.
Kökeni itibariyle dünyada büyük bir doğal yayılma alanına sahip olan Anadolu cevizi (Juglans regia L.) çeşitli göçler ve ticaret kervanları vasıtasıyla doğal yayılma alanı dışına da götürülmüş olup, bugün tropik bölgeler dışında hemen hemen dünyanın her yerinde yetiştiriciliği yapılan bir meyve türü durumundadır. Yakın bir geçmişe kadar ceviz yetiştiriciliğinde söz sahibi olarak Türkiye gelmekte, bunu Yunanistan, İtalya, Fransa gibi ülkeler takip etmekteydi Fakat ceviz yetiştiriciliğine 1867′de cevizle başlayan ABD, bütün bu ülkeleri geride bırakarak ceviz yetiştiriciliğinde ve dış satımında en önemli ülke konumuna gelmiştir.
Meyvecilik kültürü oldukça eski tarihlere uzanan Anadolu, birçok meyve türünde olduğu gibi cevizin de anavatan bölgeleri arasında yer almıştır. Anadolu, günümüze kadar yapılan yetiştiricilik sonucunda, sayıları 4.5 milyonu aşan bir ceviz ağacı varlığına sahip olmuştur.
Her yöresi kıymetli ceviz tiplerine sahip olan ülkemizde bu zengin kaynağın başlıca iki önemli avantajı bulunmaktadır. Birincisi, sahip olduğu 5 milyondan fazla ağaçla elde edilen yaklaşık 120 bin tonluk ceviz üretimi, ülkemizi dünya sıralamasında üçüncü sıraya yerleştirmiştir. Fakat üretilen bu miktarın ancak %1- 2’sinin dış satıma gitmesi ve dolayısıyla ülkemizin dünya ceviz dış satım sıralamasında son sıralarda yer alması da olumsuz bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumun tek nedeni üretimimizin standart çeşitlerle değil de tamamen tohumdan yetişen ağaçlarla yapılması ve hiç bir kültürel uygulamanın yapılmamasıdır.
Tohumdan yetişen her bir ağacın farklı özelliklere sahip olması, dolayısıyla standartlara uygun miktarda ürünün temin edilememesi dış satımımızı zorlaştıran en önemli neden olarak ortaya çıkmaktadır. Anadolu’nun mevcut ceviz varlığının ikinci avantajı ise, çok geniş bir genetik varyasyona sahip olduğundan ıslah çalışmaları için zengin bir kaynak olmasıdır. Bu varyasyon ıslah çalışmalarının uygun yöntemlerle daha kısa bir zamanda başarıya ulaşmasına imkan vermektedir.

2. CEVİZİN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ
Ceviz sağlık ve beslenme bakımından çok önemli bir meyve türüdür. Genel olarak cevizde %3.5 su, %15- 30 protein, %55- 77 yağ, %1.5- 3 kül, ve %5- 15 oranında da karbonhidrat (ağırlık selüloz) bulunmaktadır. Ayrıca cevizin meyvesi, Ca, P, Mg, Fe, Na, K gibi mineral maddeler bakımından zengin olduğu gibi A, B1, B2, B6, C vitaminlerini de içermektedir. 1 kg ceviz yaklaşık 7.000 kalori enerji sağlamaktadır.
Ceviz çok değişik şekillerde tüketilmektedir. Çerez olarak, pasta ve bisküvi sanayinde, parfüm sanayinde, reçel, helva yapımında, boya, tanen, plastik ve kauçuk endüstrisinde, yağ olarak, ilaç sanayinde, sucuk, samsa, pestil yapımında tüketilmektedir. Ayrıca kerestesinin son derece kıymetli olmasından dolayı da oymacılıkta bu yönde aranan materyallerin başında ceviz gelmektedir.
Başta A.B.D. olmak üzere bir çok ülkede son yıllarda yapılan araştırmalarda bazı kalp rahatsızlığı olan hastalara özellikle ceviz önerilmektedir. Kalp ve kolesterol bakımından bazı sağlık problemleri olan kişilere cevizin iyi gelmesi son yıllarda cevizin önemini daha da artırmıştır
3. CEVİZİN BİTKİSEL ÖZELLİKLERİ
3.1. Ağaç Yapısı ve Kök:
· Cevizler hızlı büyüyerek 25- 40 m’ye kadar boylanır ve bir ağaç 300- 500 m2 lik bir alanı kaplayabilir.
· Ceviz ağaçları genelde “yayvan” taç şekline sahiptir. “yarı dik ve dik” yapıda da taç şekli görülür.
· Cevizler kazık köklü olup kılcal kök bolca bulunabilir. Kökler 3-5 m derinliğe kadar uzayabilir.
3.2. Gövde ve Dallar
· Gövdede dallanma genelde toprak yüzeyinden 1-2 m yükseklikten başlar.
· Gövde çevresi 5- 6 m ye kadar gelişebilir.
· Gençlik yıllarında düzgün yüzeyli ve gümüşi renkte olan gövdede çok ileri yaşlarda renk koyulaşır (gri-siyah) ve kabukta uzunluğuna çatlaklar oluşur.
· Sürgünler, tüysüz, parlak zeytin yeşili veya esmer renktedir.

3.3.Yapraklar ve Gözler
· Yaprak; uzunca bir sap üzerinde karşılıklı dizilmiş ve sayıları 5-13 arasında değişen yaprakçıktan meydana gelir.
· Yaprakçıklar geniş elips şeklinde ve tam kenarlıdır. Uçları sivricedir ve boyları 6-12 cm arasında değişir. Rengi parlak yeşil olup gövde üzerlerinde helezonik şeklinde dizilmişlerdir.
· Gözler dal uçlarında ve yaprak koltuklarında (1-3 adet) olup, koyu esmer renklidirler. Uç gözler iridir. Yaprak koltuklarında bulunan gözlerden iri olanı sürer ve odun dalını meydana getirir.
· Verimli olmayan çeşitlerin sadece uç tomurcuklarından meydana gelen sürgünlerin ucunda dişi çiçek vardır. Oysa verimli çeşitlerin hemen hemen bütün tomurcuklarında (yaprak tomurcukları da dahil) dişi çiçek meydana gelir.
3.4. Çiçek Yapısı ve Döllenme Biyolojisi
Cevizlerde çiçekler monoik yapıdadır. Yani erkek ve dişi çiçekler aynı ağaç üzerinde fakat farklı yerlerde bulunur. Cevizlerde tozlanma rüzgar yardımıyla gerçekleşir
3.4.1. Erkek Çiçekler
CEVİZİN BİTKİSEL ÖZELLİKLERİ - Şekil 2 Erkek çiçekler bir önceki gelişme döneminin sürgünleri üzerinde bulunan yan tomurcukların ilkbaharda gelişmesiyle meydana gelen 5- 20 cm boyundaki yeşil renkli ve aşağı doğru sarkık püsküller (kedicik) üzerinde meydana gelirler (Şekil 1). Olgun bir ceviz ağacı 5000- 6000 adet püskül üretebilir. Ayrıca bir ağacın çiçek tozu (polen) üretme kapasitesi yaklaşık 10 ile 100 milyar arasında değişebilir.
3.4.2. Dişi Çiçekler

CEVİZİN BİTKİSEL ÖZELLİKLERİ - Şekil 1
İlkbahar gelişme döneminde sürgünlerin ucunda meydana gelen dişi çiçeklerin sayısı 1- 26 arasında değişebilir (Şekil 2). Dişi çiçekte 4 perianth yaprağı ile braktecikler ovaryum ile kaynaşmıştır. Çanak yaprak sayısı 3- 6 arasında olup taç yaprak yoktur. Stigma girintili çıkıntılıdır, yumurtalıkta bir tohum taslağı bulunur. Yumurtalık dış duvarı meyvenin dışındaki yeşil kabuğu meydana getirirken, sert kabuk yumurtalık iç duvarlarının sertleşmesinden meydana gelir. Ceviz içi, embriyo ve tohum kabuğundan oluşan tohumdur. Yenen kısım doğrudan doğruya kendisidir.
4. CEVİZİN EKOLOJİK (İklim ve Toprak) İSTEKLERİ
4.1. İklim

Cevizler kış ve ilkbahar aylarında soğuklama gereksinimini karşılayacak kadar soğuk; ilkbahar ve yaz aylarında normal büyüme ve olgunlaşmayı sağlayacak ölçüde sıcak (25- 350C) isterler. 400C den yüksek yaz sıcaklıkları ceviz yeşil kabuğunda yanmalara ve ceviz içinde büzüşmelere yol açabilmektedir. Ceviz bitkisi genelde –200Cden düşük sıcaklarda zarar görmekteyse de –400C’ye kadar dayanabilen çeşitler vardır. Bunun yanında tomurcuk döneminde –10C, tam çiçeklenme dönemindeki –30C ve küçük yeşil meyve döneminde –10C den düşük sıcaklıklar zararlı olabilmektedir. Soğuklardan zararlanma konusunda düşük sıcaklığın derecesi, düşme hızı, süresi gibi etkenler önemli rol oynar. Ceviz çeşitlerinin soğuklama gereksinimi +7.20C nin altında 500- 2000 saat arasında değişir. Düzenli bir ürün için cevizlerde soğuklama gereksiniminin karşılanması gerekmektedir.
Ceviz yetiştiriciliği açısından yıllık toplam en az 500 mm yağış yeterli olmakla birlikte bu yağışın düzenli olması önemlidir. Meyvelerin normal gelişebilmeleri için yazın toprakta yeterli suyun bulunması gerekir. Bunun yanında çiçeklenme dönemindeki yağmurlar ve aşırı rüzgarlar özellikle tozlanma-döllenme bakımından olumsuz bir durum ortaya çıkarabilir.
4.2. Toprak
Ceviz 2- 4 m derinliğe kadar inebilen güçlü bir kök sistemine sahiptir. Bu yüzden toprak derinliğinin az olduğu yerlerde yetiştiricilik bakımından sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Yetiştiricilik bakımından ileride sorunlarla karşılaşmamak için toprak derinliğinin en az 2 m olması ve toprağın geçirgen olması gerekir.
Toprak pH sı 6- 7 dolayında olmalı ve toprakta alkalilik ve tuz sorunu bulunmamalıdır.
Toprak iyi drenajlı, geçirgen, organik maddece zengin ve havadar olmalıdır. Toprağın su tutma kapasitesinin yüksek olması ceviz yetiştiriciliği açısından önemlidir. Ancak ceviz toprak bakımından çok seçici bir meyve türü de değildir.
5. CEVİZİN ÇOĞALTILMASI5.1. Generatif (Tohumla) Çoğaltma
Tohumla yapılan çoğaltmalarda meydana gelen yavru bitkiler, ana bitkinin hemen hemen hiçbir özelliğini taşımazlar. Bu nedenle cevizlerde tohumla çoğaltma, anaç veya çöğür eldesi ve ıslah çalışmaları dışında, genetik açılım nedeniyle, tercih edilen bir çoğaltma yöntemi değildir.
5.1.1. Tohumlarda Aranacak Özellikler
Tohum olarak kullanılacak cevizler;
* Dolgun olmalı
* Gelişmeleri tam olmalı
* Sağlıklı ve iyi gelişmiş ağaçlardan alınmalıdır
* Herhangi bir nedenle zarar görmüş meyveler tohumluk olarak kullanılmamalıdır.

5.1.2. Tohumların Katlanması
Tohumların soğuklama gereksinimlerini karşılamak, engelleyici etmenleri gidermek, tohum kabuklarını yumuşatmak, embriyonun su ve oksijen alımını kolaylaştırarak çimlenme güçlerini artırmak ve çabuklaştırmak amacıyla nemlendirilmiş ortamlarda saklanmalarına katlama denilmektedir. Tohumların katlanmasının genel avantajı, tohum çimlenmesine engel olan etmenlerin etkilerini gidererek erken ve düzenli bir çimlenmenin sağlanmasıdır.
Katlama başlangıcı yetiştiriciliğin yapılacağı yerde toprağın tava gelme durumuna göre tayin edilir.
Katlamada bir insanın kolayca taşıyabileceği büyüklükte kasalar (meyve sebze kasaları gibi) kullanılabilir. Bu kasaların tabanına delikleri örtebilecek irilikte çakıl konduktan sonra üzerine düzgün bir şekilde katlama kumu (inşaat kumu) serilir. Bu kumun üzerine tohumlar tek tek dizilerek ekilir. Sonra tohumların üzeri kumla iyice örtülür, daha sonrada bir sıra tohum bir sıra kum olacak şekilde kasa doluncaya kadar devam edilir. Katlama işlemi tamamlandıktan sonra en üste konacak kumun kalınlığı diğerlerinden biraz daha fazla olmalıdır. Kasa dolduktan sonra kum süzgeçli kovalarla nemlendirilir. Daha sonra bu katlama kasaları sıcaklığı 0- 80C arasında değişen serin bodrum, adi depo vb gibi ortamlara alınırlar.
Cevizlerde tohumların katlanma süresi, çeşide göre, 60- 90 gün arasında değişir. Tohumun sert kabuğu çatlayıp kök ucu göründüğü zaman katlamaya son verilir. Tohumlar toprağa kendi büyüklüğünün iki katı kadar derinliğe ekilirler. Tohum ekiminden sonra çöğürlerin iyi bir gelişme gösterebilmesi için çöğür parsellerinde başta yabancı ot temizliği olmak üzere, sulamaya özen göstermek gerekir.
Çöğürlerin sökümünden bir süre önce, dinlenme döneminde kazık köklerin kesilmesi, saçak kök oluşumunu geliştirerek şaşırtmada tutma başarısını artırır.
5.2. Vegetatif Çoğaltma
Genetik açılım nedeniyle tohumla çoğaltmanın yapılamadığı cevizler vegetatif yollarla çoğaltılır. Cevizlerde aşı tutmasının zor olmasına rağmen günümüzde geçerliliğini koruyan vegetatif çoğaltma metodu aşı ile çoğaltmadır.
5.2.1. Aşı ile Çoğaltma
5.2.1.1. Aşı Başarısına Etki Eden Faktörler
Sıcaklık: Ortam sıcaklığının 23- 300C arasında olması, cevizlerde aşı başarısının arttırmaktadır.
Nem: Ortamın nemli olması aşıda başarıyı olumlu yönde etkilemektedir.
Aşıcının deneyimi: Cevizlerde aşı başarısı öteki meyve türlerine göre genelde daha düşük olduğu için aşı yapan kişinin deneyimi ve becerisi aşı başarısında çok önemlidir.
Aşıda kullanılan malzemeler: Kullanılan malzemeler kaliteli olmalıdır. Örneğin bıçak yüzeyi çok düzgün ve tek darbede kesecek şekilde çok keskin olmalıdır. Aşıyı sarmak için tercihen pamuk ipliği ya da aşı bandı kullanılmalıdır.
Kalem: Sağlıklı ve iyi gelişmiş yıllık sürgünler aşı kalemi olarak alınır. Kalem üzerindeki sürmemiş gözler (tercihen 2. ile 5. gözler arası) aşıda kullanılır. Kesilen kalemler, saklanma ve de aşı yapılma sırasında mutlaka nemli bir ortamda muhafaza edilmelidir.
Aşı zamanı: Aşıda başarıyı artıran en önemli faktörlerden biri de aşı zamanı olup, gerek fidanların gerekse aşı gözü alınacak sürgünlerin kabuğunu en kolay bıraktığı zaman en uygun aşı zamanıdır. En uygun aşı zamanını belirlemek için şu yöntem uygulanabilir; aşı sürgünü üzerindeki kabuk kaldırıldığında, gözün altında kalan büyüme noktası kabukta kalıyorsa bu göz için aşı zamanı gelmiş demektir. Ancak büyüme noktası sürgünde yani odun dokusunda kalıyorsa bu göz için aşı zamanı geçmiş demektir. Bu durumda kabuktaki gözün altında bir boşluk meydana gelmiş olur. Aşı yapıldığı zaman kabuğun altında meydana gelen bu boşluktaki hava, aşı gözü ve çevresinin siyahlaşıp kurumasına neden olur. Bu şekildeki gözler aşıda tercih edilmezler. Bir bölgede göz aşılarının yapılmaya başlanmasını tayin eden en önemli pratik kriterlerden bir başkası da o bölgede ekinlerin biçilmeye başlandığı zamandır. Yani bir bölgede ekinlerin biçilmeye başlandığı zaman, o bölge için cevizlerde göz aşılarının yapılabileceği zaman anlamını taşır.

5.2.1.2. Cevizlerin Çoğaltılmasında En Çok Kullanılan Aşılar:
Göz Aşıları;
* T-Göz Aşısı
* Yama Göz Aşısı
* Kabuk Yama (Yüksük) Göz Aşısı
* Yongalı Göz Aşısı
* Yeşil odun Göz Aşısı
Cevizlerde en çok kullanılan ve en çok başarılı olan göz aşıları “T göz” aşısı (Şekil 15) ve “Yama göz” aşısıdır.
Kalem Aşıları;
* Yan Aşı
* Yarma Aşı*
* Kakma Aşı
* Kabuk Aşı (Şekil 16)
* Dilcikli Aşı*(Şubat ortaları veya Mart başlangıcında yapılır. Şekil 17)
* Dilciksiz Aşı
* Şerit Aşı
* Çoban Aşı
* Kama Aşı

* Cevizlerde en çok kullanılan ve başarılı olan “dilcikli aşı” ve çeşit değiştirme aşısı olarak ta en çok “yarma aşı” kullanılmaktadır.
5.3. Ceviz Anaçları
Cevizlerde anaç olarak aşağıdaki türler kullanılabilmektedir.
1. J. hindsii
2. Paradox (J. hindsii X J. regia)
3. J. regia
4. Royal (J. nigra X J. hindsii)
5. J.Major
Cevizlerde değişik anaçlar kullanılmaktaysa da en çok kullanılan ve tercih edilen anaç Anadolu cevizinin (J. regia L.) kendi anacıdır.

Şekil 15. CEVİZLERDE “T” GÖZ AŞISININ YAPILIŞI


sekil15_1.jpg

sekil15_2.jpg

Şekil 16. CEVİZLERDE KABUK (Texas) AŞISININ YAPILIŞI

sekil16.jpg

Şekil 17. CEVİZLERDE DİLCİKLİ İNGİLİZ AŞISININ YAPILIŞI

sekil17.jpg
6. BAHÇE KURMA VE YILLIK BAKIM İŞLERİ
6.1. Bahçe Kurma
Çok uzun yaşayan ve aşı ile çoğaltılması oldukça zor olan cevizde, bahçe kurmadan önce bölgenin ekolojik özelliklerinin iyi bilinmesi gereklidir. Ceviz kışları çok aşırı ve sürekli düşük sıcaklığın hakim olduğu bölgeler ile yazları çok aşırı sıcak olan yerlerde yetiştirilmemelidir.
Cevizler derine inen güçlü bir kök sistemine sahip oldukları için toprak derinliğinin en az 2- 2.5 m olması ve geçirimsiz katmanların olmaması gerekir. Yetiştiricilik yapılacak bölgenin topraklarında fazla alkalilik ve tuzluluk sorunları bulunmamalıdır.
6.2. Çeşit seçimi
Cevizlerde erkek ve dişi çiçeklerin farklı zamanlarda olgun hale gelme durumu (dichogamy) yaygındır. Bu durumda erkek ve dişi çiçekleri aynı zamanda olgunlaşan homogam tip ve çeşitler yanında erkek çiçekleri önce olgunlaşan (protandry) ve dişi çiçekleri önce olgunlaşan (protogyny) çeşitler bulunmaktadır. Bundan dolayı ceviz bahçesi kurarken mutlaka ya erkek ve dişi çiçekleri aynı zamanda olgunlaşan (homogamy) bir çeşit yada erkek ve dişi çiçeklerinin olgunlaşması aynı döneme gelen birden fazla çeşit ile karışık bir dikim tercih edilmelidir.
6.3. Dikim
Dikim aralıkları ekolojik ve bakım koşullarına göre değişirse de cevizlerde en ideal dikim aralıkları; 12 x 12 m, 10 x 10 m, 10 x 8 m veya 8 x 8 m’dir.
Fidanların dikimleri dinlenme döneminde (yaprak dökümünden itibaren) yapılmaya başlanır ve gözler uyanıncaya kadar devam eder. Fidanların sökümü çok dikkatli bir şekilde yapılarak köklerin zarar görmemelerine özen gösterilmelidir. Dikim sırasında fidanlarda özellikle kök budaması yapılmalıdır. Dikim çukurları en az 60- 70 cm genişlikte ve 80- 100 cm derinlikte açılmalıdır. Fidanlar aşı noktaları toprak üstünde kalacak şekilde dikilmeli ve çukurlar bahçedeki üst toprak ile doldurulmalıdır. Dikimden hemen sonra fidanlara can suyu verilmelidir. Dikim yapıldıktan sonra, ilerideki kereste durumu da düşünülerek, fidan gövdeleri toprak yüzeyinden yaklaşık 1- 1.5 m yukarıdan kesilmeli ve taçlandırma budaması yapılmalıdır. Bundan sonra bölgedeki hakim rüzgarlar göz önünde tutularak fidanlar hereklere bağlanmalıdır. Yazları sıcak ve kurak olan bölgeler ile su kaynağı az olan yerlerde dikimden sonra su kaybını önlemek amacıyla yabancı ot veya hububat saplarıyla malçlama yapmak yerinde olur.

6.4. Toprak işleme
İlkbahar aylarında toprak tava geldiğinde derin bir sürüm yapılır. Bu dönemdeki toprak işleme toprağın havalandırılması yanında yabancı ot kontrolünün sağlanması bakımından da çok önemlidir. Yaz aylarında da duruma göre yabancı ot kontrolü bakımından toprak işleme yapılabilir. Sonbahar aylarında pullukla yapılacak sürüm, yağmur ve kar sularının toprağa işlemesi ve toprakta tutulması bakımından önemlidir. Toprak işlenirken köklerin yaralanmamasına özen gösterilmelidir.
6.5. Sulama
Ceviz ağaçları iri yapılı ve yaygın dallanma gösterdikleri için geniş bir yaprak yüzeyine sahiptirler. Bu nedenle terleme ile su kaybı fazla olan cevizlere yeterli suyun sağlanması çok önem kazanmaktadır.
Cevizler için ilkbaharda gelişme, meyvelerin büyüme ve iç doldurma dönemlerindeki su gereksiniminin karşılanması çok önemlidir. Bu dönemlerdeki susuzluk durumları büyüme ve gelişmeyi yavaşlatacağı gibi meyvelerin içlerini yeterince dolduramamalarına neden olacağı için kalite ve verim düşüklükleri meydana gelir.
Sulamada dikkat edilecek en önemli noktalardan biri de suyun etkili kök düzeyine ulaşmasının sağlanmasıdır. Cevizlerde ilk yıllarda, bölgenin ve su kaynağının durumu da göz önüne alınarak haftada 2 kez sulama yapmak gerekir. Sulama şekli olarak karık sulama, salma, damla ve alttan yağmurlama sulama sistemlerinden birisi tercih edilebilir. Cevizlerin sulanmasında kimyasal atıklar vb zararlı etmenlerle kirlenmemiş olan her türlü su kullanılabilir.
6.6. Gübreleme
Ceviz, toprakta çok aşırı bir sorun yoksa, gübreleme bakımından çok duyarlı bir bitki değildir. Bununla birlikte, yapısından dolayı, en önemli bitki besin maddesi gereksinimi azot olabilir. Yapılacak toprak analizlerinin sonuçlarına göre toprakta eksik olan besin maddeleri belirli bir program içinde toprağa verilmelidir.
6.7. Budama
Ceviz ağaçları iri ve büyük taç oluştururlar. Ancak bu ağaçlar genelde çok fazla budama istemezler. Bununla birlikte kurumuş ve birbiri içine girmiş dalların çıkarılması ve ağaç tacının içerisine ışığın rahatlıkla girmesini sağlayacak şekilde yapılacak aralama budamaları yararlı olur. Cevizlerde şekil budaması olarak genelde doruk dallı budama sistemi uygulanmakla birlikte budamanın çeşidi ve miktarı, çevreye ve ağaçları yetiştirme amacına bağlı olarak da değişebilir.7.

HASAT ve SONRASI
Cevizlerde hasat, iç ceviz ve yeşil kabuğun olgunlaştığı dönem olarak kabul edilir. Kalin açıldığı ve sert kabuktan ayrıldığı dönem yeşil kabuğun olgunlaşma belirtileridir. İç cevizin olgunluk belirtisi ise; iç ceviz ile sert kabuk arasında bulunan paket dokusunun kahverengileşmeye başladığı dönemdir. Çoğunlukla yeşil kabuk, iç cevizden daha geç olgunlaşır. Hasadın iç ceviz olgunluk zamanında yapılması, bu dönemde iç cevizin açık renkli olması nedeniyle iç cevizin ticari değerini artıracaktır. Ancak yetiştirici eğer hasat yeşil kabuğun olgunlaşma zamanını beklerse çok önemi kalite kayıpları meydana gelebilmektedir.
Cevizlerde hasat zamanına iklimin önemli etkisi olabilmektedir. Serin iklime sahip bölgelerde iç ceviz olgunlaşma zamanı ile yeşil kabuk olgunlaşma zamanı genellikle aynı döneme rastlar. Yüksek nem yeşil kabuğun açılmasını hızlandırır.
Hasat zamanını etkileyen önemli bir faktörde yetiştiriciliği yapılan çeşittir. Örneğin hasadı zamanında ve doğru yapıldığında Chadler ve Serr gibi çeşitler açık renkli iç rengine sahiptirler.
Hasat edilen meyvelerin toplanması, yeşil kabuklarının ayrılması ve meyvelerin kurutulması vs. kalite kayıplarını önlemek açısından mümkün olduğu kadar çabuk olmalıdır.
Güneş altında kalan meyvelerde, uzun süre yeşil kabuğu üzerinde kalan meyvelerde iç renginde bozulmalar görülür.
7.2. Hasat Yöntemleri :
Cevizlerde hasat elle ve mekanik yolla olmak üzere iki metotla yapılmaktadır. Türkiye’de hasat sırıkla ağacın dövülmesi şeklinde yapılırken ceviz yetiştiriciliğinde söz sahibi ülkelerde mekanik yolla yapılmaktadır. Ağacı dövme şeklinde yapılan hasatta başta bir yıl sonraki yılda ürün verecek dallar olmak üzere önemli zararlanmalar meydana gelebilmektedir.
Mekanik yolla hasat; ağacın ana dallarının yada ağaç gövdesinin değişik sarsıcılar ile sarsmak ve meyvelerin ağaç üzerinden yere düşmesini sağlamak şeklinde yapılmaktadır. Bu amaçla değişik sarsıcılar (Kablolu sarsıcılar-Eksantrik sarsıcılar, Poner hareketli sarsıcılar, Pnömatik sarsıcılar vs.) kullanılmaktadır.

7.3. Hasat Sonrası:
Hasattan sonra kalite kayıplarını en aza indirmek amacıyla yeşil kabuk sert kabuktan kolayca ayrılmalı, yani meyveler hemen kavlatılmalıdır. Bazı yörelerimizde yeşil kabuğun yumuşaması ve kolay çıkması amacıyla üzerine naylon, kalın bez ve çuval gibi örtülerle örtülmesi önemli kalite kayıplarına neden olabilmektedir. Bazı ülkelerde kavlatma tamamen mekanik yolla yapılmaktadır.
Pazar değeri açısından için tüm olarak çıkması istenir. Hasadı yapılan meyveler eğer iç olarak pazarlanması söz konusu ise, cevizler daha kurumadan (nemli iken) kırılma işlemine tutulur. Böylece daha kolay bir şekilde için tüm olarak çıkması sağlanır.
Ülkemizde ceviz kırma işlemleri sergenler olarak adlandırılan yerlerde genelde kadınlar tarafından çekiçle vurarak kırmak şeklinde yapılmaktadır. Kırma işleminden sonra cevizler renklerine göre sınıflandırılıp paketleme işlemine tabi tutulur.
7.4. Kurutma:
İç ceviz olarak değerlendirilmeyecek yani kabuklu olarak pazarlanacak meyveler kavlatma işleminden sonra hemen kurutulmalıdırlar. Kurutma işlemi cevizin depo ömrü bakımından çok önemlidir. Bunun için kabuklu ve iç cevizde bulunması gereken en yüksek nem oranları standartlarla belirlenmiştir. Örneğin T.S.E. ye göre kurutulmuş; kabuklu cevizlerde %8, iç cevizde ise %5 nem oranı istenir.
Ülkemizde genelde cevizler dışarıda gölgede kurutulmaktadır. Bazı yörelerimizde ise güneş altında 7- 10 gün bekletilerek kurutma yapılmaktadır. Bu da başta iç renginin koyulaşması gibi çeşitli kalite kayıplarına neden olmaktadır. Bu yüzden bu kurutma şekli yanlıştır. Eğer başka kurutma imkanı yoksa en azından kurutma dışarıda gölge ortamlarda yapılmalıdır. Yani meyveler direkt olarak güneş ışığı altında kurutulmamalıdır. Ancak dünya ceviz üretiminde söz sahibi ülkelerde kurutma tamamen mekanik yollarla yapılmaktadır. Mekanik yollarla yapılan kurutma işlemlerinde, genelde meyveler 30- 350C‘ de 24 saat bekletilmektedirler. Sıcaklığın 400 C’ nin üzerine çıkışı iç kalitesi bakımından istenmez.
7.5. Depolama ve Ambalajlama:
Cevizler yüksek yağ içeriğine sahip meyve olduğu için uygun şartlarda depolanması başta iç meyvenin bünyesindeki yağ bozulmaları açısından önemlidir. Bu yüzden cevizler düşük sıcaklıklarda (0- 40C) ve kuru ortamlarda uzun süre saklanabilirler.

Ambalajlama bir ürünün pazarlanmasında çok önemli bir aşamadır. Bu yüzden ambalajların sağlıklı materyallerle usulüne uygun yapılması gerek kabuklu gerekse iç cevizin pazarlanması açısından tüketicileri cezbetmektedir. Büyük çuvallarla doldurulmuş karışık cevizlerle, hepsi aynı renkte küçük gramajlı ambalajlanmış cevizlerin albenisi arasında çok açık farklılık görülmektedir. Örneğin iç cevizlerin ışık geçirmeyen vakumlu plastik torbalarla yapılması ve etiketlenmesi tüketiciler açısından çok önemlidir.
Hasat ve hasat sonrasındaki dönemlerde işlemlerin doğru yapılması üretici ve dolaysıyla da ülke cevizciliği için çok dikkat edilmesi gereken konuların biridir.
Ceviz yetiştiriciliğinde söz sahibi ülkelerde MODERN HASAT VE SONRASI (belli başlı aşamalar)
7res_1.jpg 7res_2.jpg
7res_3.jpg 7res_4.jpg
7res_5.jpg 7res_6.jpg
7res_7.jpg 7res_8.jpg
7res_9.jpg 7res_10.jpg
7res_11.jpg 7res_12.jpg
7res_13.jpg 7res_14.jpg
7res_15.jpg 7res_16.jpg
7res_17.jpg 7res_18.jpg
7res_19.jpg 7res_20.jpg
7res_21.jpg 7res_22.jpg
8. HASTALIK VE ZARARLILAR
8.1. Hastalıklar
8.1.1. Armillaria Kök Çürüklüğü

Meşe kök çürüklüğü veya mantar kök çürüklüğü olarak da bilinir. Armillaria mellea isimli toprak kökenli bir fungus tarafından oluşturulur. Fungus ceviz ağaçlarının köklerini, kök boğazını ve gövdenin alt kısımlarında infeksiyon yapar. İlk simptomlar küçük klorotik yapraklar, genç yaprak dökümleri ve sürgün uçlarında geriye ölümlerdir. Genel olarak, fungusun infeksiyon yaptığı kök sistemi ya da kök boğazı yönünde simptomlar görülür. Sonuç olarak fungus, ağacın tüm kök sitemini tahrip eder veya alt gövde çevresini bir kuşak gibi sararak ağaç ölümlerine neden olur.
Mücadelesi: Armillaria ile infekteli topraklarda ceviz bahçeleri kurmadan önce koruyucu önlemler alınmalı, fungus infeksiyonuna dayanıklı anaçlar kullanılmalıdır. Dikimden önce pahalı ve zor bir uygulama olmasına karşın methyl bromide ile toprak fumigasyonu yapılması ağaç ölümlerini büyük ölçüde azaltacaktır. Hastalıklı ağaçlar sökülüp, bütün bitki artıklarıyla birlikte araziden uzaklaştırılmalıdır. Hastalıklı ağaçlara yakın olan ve simptom göstermeyen ağaçların da infeksiyon taşıma ihtimali göz ardı edilmemelidir.
8_sekil_1.jpg
Şekil 1. Armillaria kök çürüklüğünün gövededeki durumu
8.1.2. Kök Boğazı Tümörü
Bakteri (Agrobacterium tumefaciens) hastalığıdır. Patojen bitki dokusuna yaralar vasıtasıyla girer ve kök boğazı çevresinde tümör oluşturur. Zaman içerisinde köklerde de tümör oluşumları gözlenir. Tümörlerin merkez kısımları ölür ve odun dokusunun çürümesine yol açan funguslar ve diğer patojenlerin bu noktada oluşan boşluklara yerleşmesine neden olur. Bulaşık genç ağaçların boyları kısa kalır, yaşlı ağaçlarda odun çürümeleri gözlenir.
Mücadelesi: Kök boğazı tümörüyle en iyi mücadele yöntemi fidanların sağlıklı damızlıkların bulunduğu fidanlıklardan temin edilmesi, taşınmaları, araziye dikilmesi ve bütün yetiştiricilik ömürleri boyunca yaralanmalardan kaçınılmasıdır.
Patojenle biyolojik mücadele mümkündür. Dikimden önce, fidanların Agrobacterium radiobacter’in K84 ırkıyla hazırlanmış süspansiyonlarına daldırılmasıyla başarılı sonuçlar alınmıştır.
8_sekil_2a.jpg
Şekil 2a. Kök boğazı tümörü
8_sekil_2b.jpg
Şekil 2b. Kök boğazı tümörünün gövdedeki zararı
8.1.3. Ceviz Yanıklığı
Bakteri (Xanthomonas campestris pv. juglandis) hastalığıdır. Patojen sadece Juglans cinsine ait bitki türlerinde infeksiyon yapar. Kışı uyur gözlerde geçirir, yağmur suları ve yağmurlama sulamayla yayılıp, infeksiyon yaparlar. Ağaçlar bütün büyüme mevsimi boyunca bakteri infeksiyonuna duyarlıdır. Genç sürgünler aktif olarak yeşil renkli ve sulu yapıda oldukları dönem boyunca etmen tarafından infekte edilebilir. Bakteri yaprağın bütün dokularına (parankima, orta damar, yan damarlar, damarcıklar ve yaprak sapı) saldırır. Parankimada birkaç milimetrelik kahverengi-siyah lekeler oluşturur. Sayısız lekeler ve çizgi şeklindeki oluşumlar yaprak yüzeyini tamamen kaplayarak yaprak şekil bozukluklarına ve deformasyonlara neden olur. Meyveler de oluşumlarının başında, çiçek dönemlerinde oldukça duyarlıdır. Yüzeyde küçük, siyah renkli sulu lezyonlar gözlenir.
Mücadelesi: Hastalık etmeniyle mücadele, kışı uyur gözler içerisinde geçirdiği için oldukça zordur. Cevizlerin ilk oluşum dönemlerinde bakırlı preparatlarla koruyucu ilaçlamalar yapılır. Daha önce şiddetli enfeksiyonların görüldüğü ceviz bahçelerinde uygulamalar, kışın ıslak geçen günler göz önüne alınarak belli aralıklarla yapılmalıdır.
8_sekil_3.jpg
Şekil 3. Ceviz yanıklığının neden olduğu zararlanmalar
8.1.4. Ceviz Antraknozu Hastalığı (Gnomonia leptostyla)
Hastalık belirtileri ceviz ağaçlarının yaprakçık, meyve, genç sürgün ve yaprak saplarında görülür. Hastalık, özellikle oransal nemin yüksek olduğu yerlerde ve her yükseltide görülür. Daha çok bir yaprak hastalığı olmasına karşın, yeşil meyve kabuğundan meyve içerisine de geçen hastalık meyvelerin zarar görmesine de neden olur. Hastalık, genç yaprakların yaprakçıkları yarı büyüklüğünü geçtikten sonra enfeksiyon yapmakta ve penetrasyon noktasının çevresinde renk açılmalarına neden olmaktadır. Daha sonra bu kısımlar kahverengine dönüşür. Hastalığın etkisiyle yaz ayı ortalarında erken yaprak dökümü başlar, yoğun olduğu yıllarda tüm yapraklar dökülebilir. Özellikle haziran-temmuz aylarındaki yağışlar ve bu dönemdeki gece-gündüz ısı farkı ile oluşan çiğ nedeniyle hastalık hızla yayılmakta ve belirtileri birden artmaktadır. Mücadelesinde bu husus dikkate alınmalıdır.
Mücadelesi: Enfeksiyon kaynağı olan yere dökülmüş yapraklar sonbaharda toplanıp yakılmalı veya toprağa gömülmelidir. Budama esnasında bulaşık dallar bahçeden uzaklaştırılmalıdır. Hastalık görülen bahçelerde, tomurcukların yeni patlamaya başladığı, yaprakların yeni oluştuğu dönemde birinci ilaçlama; yapraklarda yaprakçıkların yarı büyüklüğünü aldığı dönemde ikinci ilaçlama; meyvelerin fındık büyüklüğünü aldığı dönemde üçüncü ilaçlama yapılmalıdır.
8_sekil_4a.jpg
8_sekil_4b.jpg
Şekil 4. Ceviz antraknoz hastalığı
8.2. Zararlılar
8.2.1. Elma İçkurdu (Cydia pomonella L.)
Ergini bir kelebek olup, kelebekler gri renkli ve ortalama 10 mm uzunluğundadır. Kelebeklerin her iki kanat ucunda yer alan üçgen şeklindeki koyu leke karakteristiktir. Tırtılları yumurtadan ilk çıktığında 1 mm boyunda, gelişmesini tamamlayan olgun larvalar 15-20 mm boyunda ve beyazımsı pembe renklidir.
Elma içkurdu kışı ağaç gövdelerinde çatlamış kabuklar arasında olgun larva döneminde geçirir. İlkbaharda ergin çıkışları çevre koşullarına bağlı olarak nisan sonu mayıs başında görülür ve yaklaşık bir aylık bir periyoda yayılır. Çıkan erginlerin yumurta bırakabilmesi için akşam alacakaranlık sıcaklığının üst üste iki gün 15C’nin üzerinde olması gerekir. Yumurtalar yapraklara ve meyvelere teker teker bırakılır. Yumurtadan çıkan tırtıllar 4- 8 saat içerisinde meyvelere giriş yapar ve meyve içerisinde beslenir. Larva süresi 30- 40 gün sürer ve zararlı yılda 2- 3 döl verir.
Elma içkurdu cevizin en önemli zararlılarından birisidir. Zararı doğrudan meyvededir ve meyve içerisine giren tırtıllar ceviz içlerini tahrip ederek kalitenin ve erken dökümler sebebiyle verimin düşmesine neden olurlar.
Mücadelesi: Elma içkurdu mücadelesinde kültürel önlem olarak yere dökülen kurtlu meyveler toplanıp derince toprağa gömülmeli, ceviz ağaçlarının kalın dal ve gövdelerine haziran ayı başında oluklu mukavvadan tuzak bantlar sarılarak bunlara gelen larvalar yapılacak kontrollerde imha edilmelidir. Yeni oluşturulacak bahçelerde dayanıklı çeşitler tercih edilmelidir. Zararı doğrudan meyvede olması nedeniyle mücadele eşiği düşük olan zararlının etkili doğal düşmanları bulunmakla birlikte, genelde ilaçlı mücadele gerekmektedir. İlaçlı mücadelesinde ise ilaçlama zamanının tespiti önemlidir. Yumurtadan çıkan larvaların meyveye girmeden ilaçla buluşturulması gerekmektedir. Mücadele zamanının belirlenmesinde zararlının ilk ergin çıkışları izlenmekte, bu amaçla eşeysel çekici tuzaklar ve etkili sıcaklık toplamlarından yararlanılmaktadır. Tahmin uyarı yöntemi adı verilen bu yöntemin uygulanamaması durumunda ceviz ağaçlarının fenolojisinden yararlanılmalı ve ceviz meyveleri fındık büyüklüğüne (1.0-1.5 cm çapında) ulaştığında ilaç uygulanmasına başlanmalı ve kullanılan ilacın etki süresine bağlı olarak ikişer hafta arayla üç ilaçlama yapılmalıdır.
8_sekil_5a.jpg 8_sekil_5b.jpg 8_sekil_5c.jpg
Şekil 5a. Elma içkurdu Şekil 5b. Elma içkurdu Şekil 5c. Elma içkurdu ergini larvası pupası
8_sekil_5d.jpg
Şekil 5d. Elma iç kurdunun meyveye girişleri
8_sekil_5e.jpg
Şekil 5e. Elma iç kurdunun meyve içindeki tahribatı
8.2.2. Ceviz Yeşil Kabuk Sineği (Rhagoletis completa )
Ceviz Yeşil Kabuk Sineği ergini sarımsı kahverengindedir. Kışı toprakta pupa olarak geçirir ve ergin uçuşları temmuz ayı başında başlar eylül ayı başlarına kadar devam eder. Yumurtalarını gruplar halinde bırakırlar ve yumurtalar ortalama beş günde açılır. Yumurtadan çıkan larvalar yeşil kabuk içerisinde beslenerek kabuk dokusuna zarar verir. Larva süresi çevre koşullarına bağlı olarak 3-5 hafta sürer. İleriki aşamalarda sert kabuğun görünüşünü bozdukları gibi meyve içine de zarar verebilirler. Zararlı yılda bir döl verir.
8_sekil_6a.jpg 8_sekil_6b.jpg
Şekil 6a. Yeşil kabuk sineği Şekil 6b. Yeşil kabuk yumurtaları sineğinin ergini
8.2.3. Yaprakbitleri (Choromaphis juglandicola, Callaphis juglandis)
Ergin bireyler sarı renkli ve 1.5-2.0 mm boyundadır. Cevizde zararlı olan her iki yaprakbiti türünün yaşam çemberi birbirine benzer olup populasyon içerisinde kanatlı ve kanatsız ergin bireylere rastlanabilir. Kışı yumurta halinde geçirirler ve ilkbaharda yumurtalardan çıkan bireylerin tamamı dişi bireylerden oluşur ve yaz boyunca döllemsiz olarak canlı yavru doğurmak suretiyle çoğalırlar. Günlük ışıklanma süresi, sıcaklık, besin durumu gibi faktörlere bağlı olarak sonbaharda yumurta bırakacak bireyler oluşur ve kış yumurtaları bırakılır. Çevre koşullarına bağlı olarak bir yılda çok sayıda döl verirler.
Yapraklarda bitki özsuyu ile beslenen yaprakbitleri ceviz ağaçlarının gelişmesini yavaşlatarak kalite ve verimi olumsuz etkiler. Yaprakbiti yoğunluğunun ilkbaharda yükselmesi durumunda meyve iriliğinde bir düşüş görülürken, yaz aylarında görülecek yüksek yaprakbiti yoğunluğu meyve içlerinin buruşmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda salgıladıkları tatlımsı madde nedeniyle fumajin oluşumuna neden olurlar.
Mücadelesi: Yaprakbiti türlerinin çok sayıda doğal düşmanı bulunmakta ve bunlar zararlıyı genelde baskı altına alabilmektedir. Zararlıya karşı ilaçlı mücadeleye karar verirken yararlı türlerin yoğunluğu dikkate alınmalıdır.
8_sekil_7.jpg
8_sekil_7c.jpg
Şekil 7. Cevizde zararlı yaprak bitleri
8.2.4. Avrupa Kırmızı Örümceği (Panonychus ulmi)
Avrupa kırmızı örümceğinin ergin dişi bireyleri koyu kırmızı renkli, ortalama 0.8 mm boyunda, yumurtaları kiremit kırmızısı renkte, soğan biçiminde ve üzerinde bir sapçık bulunur. Kışı yumurta döneminde ağaçların dal ve dalcıklarında geçirir. İlkbaharda yumurtadan çıkan larvalar taze sürgünlere geçerek yaprakların bitki özsuyunu emmek suretiyle beslenmeye başlar. Ergin hale geldikten sonra yumurtalarını yaprakların alt yüzeylerine bırakırlar. Beslenme yerlerinde ağ oluşturmazlar. Bir yıldaki döl sayısı 8- 9′u bulur.
Mücadelesi: Avrupa kırmızı örümceğine karşı ilaçlı mücadeleye karar vermeden önce doğal düşmanlarının yoğunluğu dikkate alınmalıdır. İlaçlı mücadelesinde ise yoğunluğu yaprakçık başına 3- 5 bireyi geçtiğinde uygun bir akarisit ile uygulama yapılmalıdır.

8_sekil_8a.jpg
Şekil 8a. Avrupa kırmızı örümceğinin
8_sekil_8b.jpg
Şekil 8b. Avrupa kırmızı örümceğinin ergini yumurtası
8.2.5. İki Noktalı Kırmızı Örümcek (Tetranychus urticae)
İki noktalı kırmızı örümcek erginlerinde renk yeşilimsi veya kahverengimsi yeşildir. Yumurtaları açık sarı renkte, şeffaf ve yuvarlaktır. Kışı ergin dişi dönemde ağaçların gövdelerinde ağaç kabuklarının altında, yere dökülmüş yaprak kalıntıları arasında geçirir ve ilkbaharda mart ayından itibaren kışlak yerlerinden çıkarlar. Yaprakların alt yüzeyinde bitki özsuyunu emmek suretiyle beslenir ve ağacın zayıflamasına neden olur. Beslenme yerinde yoğun bir şekilde ağ örer. Çevre koşullarına bağlı olarak yılda 10- 15 döl verebilir.
Mücadelesi: Diğer zararlılara karşı gereksiz ilaç uygulamalarından kaçınılmalıdır. Yoğunluğu yaprakçık başına 3- 5 bireyi geçtiğinde uygun bir akarisit ile uygulama gerekebilir.
8.2.6. Kabuklubit ve Koşniller
Cevizlerde zararlı olan kabuklubit ve koşnil türleri, San jose kabuklubiti (Quadraspidiotus perniciosus) ve Kahverengi koşnil (Parthenolecanium corni)’dir.
San jose kabuklubitinin ergin dişilerinin kabukları esmer renkli ve 1.7- 2.0 mm çapındadır. Zararlının bulunduğu dalın kabuğundan boyuna bir kesit alındığında kan kırmızısı emgi lekeleri ortaya çıkar. Kışı birinci dönem larva halinde geçirir ve yılda üç döl verir. Ağaçların gövde, dal, yaprakçık, sürgün, tomurcuk ve meyvelerinde bitki özsuyunu emmek suretiyle zararlı olur. Emgi esnasında toksik madde salgılar ve ağacın zayıflamasına neden olur. Mücadelesinde, budama esnasında zararlı ile bulaşık olan dallar kesilerek bahçeden uzaklaştırılmalı, bahçe kurulurken temiz fidan kullanılmalıdır. Zararlıya karşı gerekmesi durumunda kış mücadelesi yapılabileceği gibi, erken ilkbaharda ve yaz aylarında da larva döneminde ilaçlamalar yapılabilir.
Kahverengi koşnil ergin dişilerinin kabuk çapı 3.5 mm kadardır ve kahve renklidir. Kışı ağaçların genç dal ve sürgünlerinde ikinci dönem larva halinde geçirir. Yılda bir döl veren zararlı yaprakçık, dal ve sürgünlerde bitki özsuyunu emmek suretiyle zararlı olur. Aynı zamanda salgıladığı tatlımsı madde nedeniyle fumajin oluşumuna neden olur. Gerek bitki özsuyunu emmesi gerekse fumajin oluşturması nedeniyle ağaçların sürgün ve dalları gelişemez, yapraklar dökülür ve ağacı zayıflatarak verimi olumsuz yönde etkiler. Mücadelesinde koşnil ile bulaşık dallar budama esnasında bahçeden uzaklaştırılmalıdır. Yoğun olarak bulunan bahçelerde yumurtalarının yarıdan fazlasının açıldığı dönemde larvalarına karşı ilaç uygulaması yapılmalıdır.
8_sekil_9.jpg
Şekil 9. Kahverengi koşnil (Parthenolecanium corni)
9. CEVİZLERDE GÖRÜLEN BESİN ELEMENTİ NOKSANLIKLARI
9_cinko.jpg
ÇİNKO NOKSANLIĞI: Yapraklarda küçülme,leke ve kenarlarında dalgalı görünüm.
9_demir_a.jpg 9_demir_b.jpg
DEMİR NOKSANLIĞI: Yaprak damarları koyuyeşil olmasına karşın yaprak ayası.sararmış (kloroz) durumdadır. DEMİR NOKSANLIĞI: Normal bir yaprak (solda) ve demir eksikliği bir yaprak demeti (sağda)
9_magnezyum.jpg 9_bakir.jpg
MAĞNEZYUM NOKSANLIĞI: Orta damar boyunca (V) şeklinde yeşil alana karşın yaprak kenarlarında belirgin sararma ileriki aşamalarda Kahverengine dönüşen kavrulma BAKIR NOKSANLIĞI: Sürgün uçlarında ölüm, yapraklarda kavrulma ve döküm. Sürgünlerde gelişen küçük koyu kahverengi yaraların sürgün uçlarında ölümler.

9_potasyum_a.jpg
TESİSİ VE BAKIMI :
Ceviz ağaçları ; toprak bakımından seçici olmamakla beraber taban suyu seviyesi kışın 2,5-3m.’den yukarı çıkmayan , fazla su tutmayan gevşek, süzek, çakıllı,alüvyial topraklardan hoşlanır.


Ciğerotu (Lungenkraut, Pulmonaria officinalis ) : Nodangiller familyasından; 10-15 santimetre boyunda çok yıllık, otsu bir bitkidir. Çiçekleri; önceleri kırmızımtıraktır. Sonradan morumsu-maviye dönüşür. Gövdesi dik ve tüylüdür. İçeriğinde tanen, müsilaj, şekerler, reçine ve sabit yağ vardır. Yaprakları kullanılır.
Faydası : Göğsü yumuşatır. Öksürüğü keser. Akciğer hastalıklarında faydalıdır. İdrar söktürür.

Ciğerotu, Lungenkraut, Pulmonaria officinalis
CİĞER OTU

Çok Yıllık | 0,1-0,3m | 3-5 Aylar | Ca,Na | Otu

Ciğer otu, Lumgenkraut, Pulmonaria officinalis
Akciğer otu
Benekli ot
Şifalı Ciğer otu

Familyası: Hodangillerden, Borretschgewaechse, Boraginaceae

Drugları: Ciğerotu: Pulmoniariae herba
Ciğerotunun kökleri hariç tamamı çay ve natürel ilaç yapımında kul¬lanılır.

Giriş: Ciğerotu hodangillerin alt grubu olan pulmonariagillerden olup bu gruba 15 bitki dahildir ve bunlardan Şifalı Ciğerotu: Pulmonaria officinalis en yaygın olarak yetişen ve en çok kullanılan türdür. Bunun haricinde Yumuşak Ciğerotu: Pulmonaria mollissima ve Esmer Ciğerotu: Pulmonaria obscura, nadiren de olsa kullanılır. Pulmo kelimesi akciğer anlamına gelir ve officinalis şifalı anlamına gelir. Bundan da bitkinin akciğer rahatsızlıklarına karşı kullanıldığı anlaşılır. Türkçe’de Ciğerotu diye anılan bitki Almanca da akciğer otu anlamına gelen ‘’Lungen¬kraut’ kelimesi ile anılır. Ciğerotu Avrupa ve Asya’nın ılıman bölgelerinde yetişir ve batı Avrupa’dan doğu Türkistan’a kadar çok geniş bir alana yayılmıştır. Ciğerotu eskiden, çok eskiden akciğer rahatsızlıklarına özel¬likle de vereme karşı kullanılmıştır. Bazı Türk yazarları Ciğerotu diye 30-60 cm boyunda bir bitkiden bahsetmektedirler ki bu şifalı Ciğerotu değil Yumuşak Ciğer otudur. Hakiki Ciğer otunun boyu sadece 10-20 cm boyundadır.

Botanik: Ciğerotu 10-20 cm boyunda üzeri tüylü, yuvarlak şekilde ve açık yeşil renkte olup dikine yükselir. Roset yaprakların baş kısmı kalp, ortası yumurta ve uca doğru üçgen veya mızrak şeklindedir. Yaprakların üzeri beyazımsı beneklerle donanmış olup kenarları bütün uzunca bir sap üzerinde 10-20 cm uzunluğunda 8-15 cm açık yeşil ve alt yüzeyi mavimsi yeşil renklidir. Gövde yaprakları mızrak veya yumurta şeklinde uca doğru sivrice, 3-6 cm uzunluğunda, 2-4 cm eninde kenarları dalgalı ve bütün olup, gövdeye oturmuş haldedir. Kökleri ince çatallıdır Çiçek¬lerin taç yaprakları çan şeklinde uç kısmı beş loplu, lopları yarım küre şeklinde ve gerisi birleşiktir. Taç yaprakların gerisi vazo şeklinde olup kupa yapraklar tarafından sarılmıştır. Çiçekleri açıldığında kırmızı, kan kırmızısı veya vişneçürüğü renkte olup arılar veya böcekler tarafından ziyaret edildikten sonra döllenir ve rengi değişerek mor, mavi veya laci¬vertimsi bir renk alır. Son yapılan araştırmalarda kırmızı renkli çiçekler UV-Işınları yayar ve arıların ziyareti sırasında döllenen çiçekler bu ışınlarını kaybeder. Ayrıca döllenmeden önce çiçeksuyu asitli bir değerde iken mavi olunca alkalik (bazik) olur. Arılar veya böcekler insanlar gibi görmezler ve onlar çiçeklerin yaydığı UV-Işınlarına doğru giderler, döl¬lenen çiçekler bu ışını kaybettiğinden arılar ve böcekler tarafından ziya¬ret edilmezler.

Yetiştirilmesi: Yetiştirilmesi oldukça kolay olup bahçe veya tarlaların gölgelik ve nemli yerlerine bir kök veya bir kaç tohum ekildiğinde bitki orada yayılır ve özel bakıma ihtiyaç duymaz.

Hasat zamanı: Ciğer otunun kökleri hariç tamamı Nisan’dan Temmuz’a kadar toplanarak gölgede, havalı bir yerde kurutulur, ince ince kıyıldıktan sonra porselen kaplarda muhafaza edilir. Malesef şifalı bitkiler topla¬ma, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yanlışlar yapılmaktadır. Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutulmalıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece bitki kökleri Güneş’te kurutulur ve kurur kurumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlar’da açıkta satılması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukca azaltır.

Birleşimi: Ciğer otunun birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz;
a) Silisik asit %3-4 oranında olup daha da yükselir. Ayrıca demir, fosfor, Mangan, ve Bakır’da içerir ve toplam mineral olarak %8-10 oranında olduğu tahmin edilmektedir.
b) Tanin türevleri %4-6 oranında olup en önemlileri Catechin ve Gallotanin’dir.
c) Azotlu bileşikler içerir ve en önemlisi %0,8-1,2 ile Allantoin’dir.
d) Flavonitler %0,2-0,7 arasında olup en önemlileri; Kofurolglikozit (Kampferol glikozit) ve Quercetinglikozitler ve türevlerini içerir.
e) Organik asitlerden; Ascorbinasit (C-vitamini), Chlorogenasit ve Rosmorinasit içerir.
f) Karbonhidratlardan; Fruktanlar ve musilaj polisakkaritler içerir.

Tesir şekli: Balgam söktürücü, göğsü yumuşatıcı, mukoza (sümüksü iç deri) koruyucu,damarları büzücü, yaraları iyileştirici, ishali önleyici ve idrarı arttırıcı özelliklere sahiptir.

Kullanılması:
a) Üniversite kliniklerinde tedavi denemeleri yapılmamıştır, bu nedenle Ciğerotu 2. sınıf bir şifalı bitkidir. Bu alanda Üniversite kliniklerince tedavi denemeleri yapılmış ve etkisi ispatlanmış A. Itır kökü, sinirli ot, kekik veya gökçek iksiri daha etkilidir.
b) Komisyon E’nin 193 nolu ve 15.10.1987 tarihli monografi bildirisine gö-re ciğerotu mide-bağırsak-, nefes yolları-, ve idrar yolları hastalıklarına karşı ve de haricen yaraları iyileştirmek için kullanılır.
c) Halk arasında: Verem, öksürük, ses kısılması, akciğer üşütmesi, bron-şit ve balgam gibi nefes yolları rahatsızlıkları ishale ve de mesane üşütmesine karşı kullanılır. Ayrıca haricen yaraları iyileştirmek için lapası veya kompresi yaralara sürülür.

Açıklama: Ciğerotunun birleşimindeki silisik asit nefes yolları rahatsız-lıklarına, tanin mide-bağırsak rahatsızlıklarına ve allantoin ise yaralara karşı etkili olduğu bilinmektedir. Birleşimindeki silisik asit başta verem olmak üzere diğer nefes yolları rahatsızlıklarına, taninler mide-bağırsak rahatsızlıklarına ve allantoin yaraları iyileştirmek için kullanılır. Bu üç farklı yöndeki etki ile bu bitki kendi başına harikalar yaratır. Kışın soğuk aylarda üşüme, grip, bronşit ve akciğer üşütmesi gibi rahatsızlıklar kişiye musallat olur. İşte böyle bir anda daha karlar erimeye başlar başlamaz ciğerotu Mart’ta ortaya çıkar ve hastalara şifa dağıtmaya başlar.

Çay: İki kahve kaşığı (3-5gram) ince kıyılmış ciğerotu demliğe konur ve üzerine 300-500 kaynar su ilave edilerek 5-10 dakika demlenmeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.

Çay Harmanları

Gökçek Öksürük çayı;
>20 gr Sinirli ot
>20 gr Keklik otu
>20 gr Ciğer otu
>10 gr Meyan kökü
>10 gr Hatmi kökü
>10 gr Adaçayı yaprağı
>10 gr Rezene tohumu

Gökçek Boğmaca çayı;
>30 gr Keklik otu
>30 gr Ciğer otu
>10 gr Çuha çiçeği
>10 gr Grindelya otu
>10 gr Güneş gül otu
>10 gr Rezene tohumu

Gökçek Balgam söktürücü çayı;
>25 gr Sinirli ot
>25 gr Calba çiçeği
>25 gr Ciğer otu
>15 gr Meyan kökü
>10 gr K.Menekşe kökü

Yan tesirleri: Bilinen bir yan tesiri yoktur.

B) Dağ Ciğerotu, Berg-Lungen kraut, Pulmonaria mollis
Yaprakları öncekine göre oldukça yeşil mızrak şeklinde, etli ve suda ıslatıldığında kadife gibi yumuşaktır. Çiçekleri aynı yukarıdaki gibi, fakat daha bir aradadır. Birleşimindeki maddeler ve kullanımı hakkında fazla bilgiye sahip değiliz.

C) Yumşak Ciğerotu, Weiches Lungenkraut, Pulmonaria molissima
Yukarıdaki dağ ciğerotundan farklı olarak biraz daha büyükçe olup, daha çok ılıman iklimde yetişir. Yaprakları ve çiçekleri aynı şifalı ciğerotu gibi olup kullanılması ve birleşimi hakkında fazla bilgiye sahip değiliz, ama Türkçe bazı kitaplar bu bitkini faydalarından bahsetmekteler, hangi bilgiyle bilemiyorum. 


Civanperçemi (yaraotu) : Bileşikgillerden; çeşitli türleri olan bir kır bitkisidir. Kuru topraklarda, yol kenarında yetişir. Yaprakları uzun ve parçalıdır. Çiçekleri beyaz ve pembedir. Kandil şeklinde gruplaşmıştır. Kokusu çok güzeldir. Hekimlikte dal, yaprak ve çiçekleri kullanılır. İçinde Achillein denilen acı bir madde vardır.
Faydası : Hazımsızlığı ve kansızlığı giderir. Kanı temizler. Balgam söktürür, öksürüğü keser. Sinirleri ve vücudu kuvvetlendirir. Bağırsak ve mide gazlarını giderir. İshali keser. Basur memelerini tedavi eder. Kızamık, boğmaca, raşitizm, albasması, aybaşı gecikmesi ve kemik hastalıklarında faydalıdır. İdrar söktürür. Yaraları iyileştirir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder